Koç Holding CEO'su Çakıroğlu:Koç Holding olarak gerek yaptığımız yatırımların etkisi, gerekse de olumlu faaliyet ortamının yarattığı ivme ile oldukça başarılı bir yılı geride bırakıyoruz
Yeni işler, yeni satın almalar, yeni ortaklıklar... Yazı dizimizde okuyacaksınız, Türkiye’nin pek çok devi gibi Koç Holding de 2018’e yeni yatırım isteği ile giriyor. CEO Levent Çakıroğlu, yeni yılı “ihtiyatlı bir iyimserlikle” planladıklarını anlatıyor. Koç Holding CEO’sunun önemli de bir uyarısı var: Çakıroğlu, “Yurtdışındaki likidite koşullarının zorlaşabileceği bir dönemde, uluslararası finansal kaynaklara erişim konusundaki rekabette diğer ülkelerin önüne geçebilmek için, ülkemizdeki tüm ekonomik aktörlerin, özellikle de kamu sektörünün, bankaların ve şirketler kesiminin ortak bir başarı hikâyesinde buluşması büyük bir fırsat penceresi aralayacak. İş elbette burada bitmiyor. Anlattığımız hikâyeyi gerçekleştirdiğimizi de ortaya koymalıyız” diyor.
Koç Holding için nasıl bir yıl oldu? Beklentilerinizin ne kadarı gerçekleşti? Dünyada ve ülkemizde büyümenin yıla başlarken yapılan tahminlerden daha yüksek seviyelerde gerçekleşmesinin olumlu etkilerini hissettiğimiz bir yılı geride bırakıyoruz. Özellikle ana ihracat pazarımız Avrupa’daki büyümenin beklenenden daha iyi olması iş sonuçlarımıza doğrudan yansıdı. Keza, 2016 sonundan itibaren ülkemizde devreye alınan tedbirlerin de etkilerini hissediyoruz. Başta Kredi Garanti Fonu’nun genişletilmesi, beyaz eşya ve mobilya gibi sektörlerdeki ÖTV’nin sıfırlanması, konutlardaki vergi indirimi gibi konular da piyasayı canlandırdı.
Koç Holding olarak gerek yaptığımız yatırımların etkisi, gerekse de olumlu faaliyet ortamının yarattığı ivme ile oldukça başarılı bir yılı geride bırakıyoruz. İlk 9 ayda tüm iş kollarımızın katkısıyla yüzde 36’lık bir ciro büyümesi sağladık. Bu performans, 2017 yılını sene başındaki beklentilerimizin üzerinde bitireceğimize işaret ediyor.
İç pazar ve ihracatta büyüme
Bu sonuca etki eden gelişmelere bakacak olursak, öncelikle enerji tarafında hem petrol fiyatlarındaki hem de döviz kurundaki artışı belirtmek gerekir. Bu artışlar nedeniyle enerji tarafında ciro yüzde 50 seviyesinde büyüdü. Otomotiv ttarafında ise hem iç piyasa hem ihracat performansıyla önemli büyüme kaydettik. İlk 9 ayda otomotiv sektöründeki gelirlerimiz yüzde 32 arttı. Tofaş tarafına baktığımızda 1 milyar dolarlık yatırımla geliştirdiğimiz modelimiz Egea, 2017’de Türkiye’de en çok satılan binek otomobil markası oldu. Ford Otosan ise ticari araç satışlarıyla Ford markasının Avrupa’da pazar lideri olmasını sağladı.
Beyaz eşyada ÖTV indiriminin etkisi iç pazarı canlandırdı. Yurtdışındaki büyümenin de etkisiyle dayanıklı tüketim gelirlerimiz yüzde 32 arttı. Bankacılık gelirlerimiz de yüzde 19 büyüme kaydetti. Bir yandan işlerimize sıkı sarılırken, yatırımlarımıza da hız kesmeden devam ettik. İlk 9 ayda 4,6 milyar TL’lik bir yatırım yaptık. Bu yatırımlar da yine ağırlıklı otomotiv, enerji ve dayanıklı tüketim sektörlerinde gerçekleşti.
2018 hedefleriniz ne seviyede? X 2018 yılı bütçe çalışmalarımız halen devam ediyor. Zaten gerek Koç
Holding, gerekse Topluluk şirketlerimizin büyük kısmının halka açık şirketler olmması sebebiyle somut yanıt vermem de zor. Ancak şunu belirtmek isterim ki, hep daha iyisini başarma prensibiyle çalışıyoruz. Topluluğumuzu uzun vadeli değer yaratma vizyonuyla yönetiyoruz. Temkinli fakat iyimser bir yaklaşımla, teknolojiye, inovasyona, markalarımıza, ürünlerimize ve insan kaynağımıza yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bu süreçte, Türkiye’de iç talep ve ihracat destekli olarak büyümenin sürdüğü bir makroekonomik çerçeveyi baz aldık.
XKüresel gelişmeleri nasıl okuyorsunuz? Global ekonomiye dair 2018 beklentileriniz ne yönde? Az önce de ifade ettiğim gibi, 2017’de dünya ekonomisi beklenenden daha iyi performans gösterdi. Gelişmiş ülkelerde büyüme oranlarının kademeli bir şekilde toparlanması, hedeflerden hala uzak olsa da enflasyonun artmaya başlaması olumlu gelişmelerdi. Öte yandan, Brezilya ve Rusya başta olmak üzere, önemli bazı ülkelerdeki toparlanmanın da etkisiyle, 2017’de gelişmekte olan ülkelerin de daha iyi bir performans gösterdiklerini gördük. Gelişmiş ülke ekonommilerindeki iyileşmenin önemli bir sonucu, Fed başta olmak üzere merkez bankalarının aşırı gevşek likidite politikalarını normalleştirmeyi gündemlerine almaları oldu. 2018’de Fed’in bir yandan faiz artırırken, diğer yandan bilançosunu küçültmeye devam etmesi bekleniyor. Öte yandan Avrupa Merkez Bankası (ECB), 2018’de piyasadan alacağı tahvil miktarını azaltırken, enflasyon görünüme bağlı olarak, parasal genişleme programını 2018 sonunda bitirebileceklerini açıkladı. Sonuç itibariyle 2018’de, kriz öncesindeki seviyelerinden uzak olsa da, dünyada büyümenin kademeli bir şekilde toparlandığı, enflasyonun yükseldiği ve aşırı genişlemeci likidite programlarının normalleştirilmeye başlandığı bir ekonomik çerçeve bizleri bekliyor.
Hikayeyi gerçekleştirebilmeliyiz
Size göre Türkiye ekonomisiX nin büyüme ve yatırım performansı açısından 2018’i daha pozitif geçirmesi için neler asla ihmal edilmemeli, hangi önemli adımlar atılmalı? Dünya ekonomisindeki gelişmelerin ülkemiz ekonomisine olası yansıımalarını iyi yönetmemiz gerekiyor. Yurtdışında büyümenin toparlanıyor olması, ihracatımız açısından iyi haber. Ancak, likidite koşullarının sıkılaşacağı beklentisi, dikkatle yönetmemiz gereken bir konu. Cari işlemler açığının ve yurtdışına yapacağımız borç ödemelerinin finansmanı için her yıl oldukça yüklü miktarda dış kaynağa ulaşmamız gerekiyor. Hatta bunun da ötesine geçerek, yurtiçinde büyümenin finansmanını destekleyecek ilave dış kaynaklara da erişebilmemiz arzu ediliyor. Burada rekabette diğer ülkelerin önüne geçebilmek için, ülkemizdeki tüm ekonomik aktörlerin, özellikle de kamu sektörünün, bankaların ve şirketler kesiminin ortak bir başarı hikâyesinde buluşması büyük bir fırsat penceresi aralayacak. İş elbette burada bitmiyor. Anlattığımız hikâyeyi gerçekleştirdiğimizi de ortaya koymalıyız
2018 Türkiye için belirsizliklerle birlikte geliyor. Seçime dair bir B planınız var mı? Topluluk olarak uzun senelerdir titizlikle takip edilen ve sürekli geliştirilen süreçlere sahibiz. Beelirsiz ve zorlu ortamlarda bütçe yapmaya alışığız. Uzun senelerdir ana senaryomuza göre oluşturduğumuz bütçelerin, belli parametrelerdeki değişime göre duyarlılık çalışmalarını da hazırlarız. Bu sene de bütçe sürecimizi aynı çerçevede yürütüyoruz. Türkiye ekonomisinin esnekliği ve dinamizmine güveniyoruz. Oyun planımızı, yukarıda bahsettiğim üzere ihtiyatlı bir iyimserlik ve çıtayı yükseğe koyma prensibimiz doğrultusunda hazırlıyoruz.
AFRİKA VE GÜNEYDOĞU ASYA ÜLKELERİNDE BÜYÜME HEDEFLİYORUZ
2017 itibarı ile yurt dışı satışlarımızda Avrupa yüzde 72 paya sahip.
Son yıllarda ise harcanabilir gelirin düzenli olarak arttığı ve birçok ürün ve hizmet itibariyle penetrasyonun daha düşük olduğu coğrafyalarda büyümeyi hedefliyoruz. Afrika, Asya, özellikle Güneydoğu Asya bu coğrafyalar arasında yer alıyor. Gelişmiş pazarlardan Amerika’da faaliyet hacmimiz kısıtlı. Elbette bu çok büyük pazarda da varlığımızı artırmayı hedefliyoruz. Avrupa’da da büyümeye devam etmemiz kaçınılmaz.
Gelişmiş ülkellerde dış ticaret ve yatırımlar konusunda artan bazı olumsuz söylemler henüz tam anlamıyla eyleme dönüşmüş değil. Gelişmekte olan ülkelerin bu konuda alacağı tavır, gelişmiş ülkelerdeki olumsuz söylemlerin ve eylemlerin yapabileceği tahribatı önemli ölçüde hafifletebilir. Bu nedenle, bu konuda çok dikkatli olmakla birlikte, karamsarlığa da kapılmamak gerektiğini düşünüyorum.
DİJİTAL EKONOMİNİN BUGÜN EN FAZLA KAZANANI TÜKETİCİLER
Teknoloji ve bilimdeki çarpıcı gelişmelerle, çok heyecan verici bir dönemde yaşadığımıza inanıyorum. Üstelik bu teknolojiler henüz emekleme döneminde. Yakın gelecekte, değişimin boyutunun, hızının ve etkilerinin çok daha arttığını göreceğiz. Milyarlarca insanı birbirine bağlayan mobil cihazlar, benzersiz işlem gücü ve hızla artan veri hacmi insanlık ve iş dünyası için çok önemli fırsatlar sunuyor. Şu anda dijital ekonominin en büyük kazananları tüketiciler. Paylaşım ekonomisi sağlayan platformlar, tüketicilerin hayatında muazzam kolaylık, zenginlik ve verimlillik yarattı. Fiziksel nesneyi satın almak yerine, çok uygun fiyatlarla temelinde yatan hizmete erişim sağlamak, paylaşmak ve denemek öne geçiyor. Teknolojik dönüşüm iş modellerini, rekabeti, ürün ve hizmetleri ve yatırım kararlarını etkilemeye başladı bile. Hiçbir sektör ya da ülke bu gelişmelerden muaf değil.
YENİ ŞİRKETLER, YENİ İŞLER GÜNDEMDE
“Son 3 yılda, %90’ı otomotiv, enerji ve dayanıklı tüketim sektörlerinde olmak üzere 20 milyar TL yatırım harcaması gerçekleştirdik. Bu rakama şirket satın almaları dâhil değil. Son dönemden örnekler verecek olur isek; Arçelik’in Pakistan beyaz eşya sektörünün lideri Dawlance’ı satın alması, Hindistan’da TATA Grubuyla beyaz eşya üretim ve satışı için bir ortaklık tesis etmesi, Entek’in Menzelet ve Kılavuzlu hidroelektrik santralleri özelleştirme ihalesini kazanması, Otokar’ın yıllardır ihracatını yaptığı zırhlı araçların Birleşik Arap Emirlikleri’nde üretimini yapmak üzere yeni bir ortaklık gerçekleştirmesi, Otokoç’un Yunanistan’daki Avis faaliiyetlerini satın almak üzere anlaşma imzalaması sıralanabilir. 2018’de de şirketlerimiz yeni teknoloji ve ürün geliştirme, kapasite ve verimlilik artışı yatırımlarına devam edecekler. Şirketlerimiz organik yatırımlarının yanı sıra, özellikle yeni pazarlara açılma amaçlı şirket satın alma fırsatlarını da izlemeyi sürdürecekler. Holding olarak da, yeni işlere girme alternatiflerini değerlendirdiğimizi eklemek isterim.”
_________________ *** KESİNLİKLE YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR. *** SAYFADA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR. YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR ve ZARAR EDEBİLİRSİNİZ.
|